AB Yeşil Mutabakatı (Green Deal) Avrupa İklim Yasası

  • Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında, 4 Mart 2020’de AB, ilk Avrupa İklim Yasası teklifini yayınlamıştır.
  • 30 Haziran 2021’de yürürlüğe girdi.
  • Regülasyon niteliğinde ve AB üye ülkelerinde doğrudan uygulanacak.

Yeşil Mutabakatın Türk Şirketlerine Etkisi

’AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında bir büyüme stratejisi olarak kurguladığı Avrupa Yeşil Mutabaka? (AYM) çerçevesinde belirlenen hedefler öncelikle AB ülkeleri için bağlayıcı olmakla birlikte ticari ilişkiler yoluyla bu hedeflerin üçüncü ülkelerin sanayisinde dönüştürücü etki yaratması beklenmektedir.’ Türkiye Sanayisinin Bugününe Bakış ve Öneriler Raporu, TÜSİAD, 2023 Önümüzdeki dönemde AB’ye ihracat yapan firmalar

– sınırda karbon düzenlemesi kanalıyla ek maliyetlere ve idari yükümlülüklere,

– döngüsel ekonomi kapsamında ise kaynak yoğun sektörlerden başlamak üzere daha yüksek ürün standartlarına maruz kalacaklardır.

– yeni sürdürülebilirlik raporlaması kuralları ve değer zincirlerinde çevre ve insan hakları odaklı durum tespit ve şeffaflık yükümlülükleri ile karşı karşıya kalmaları muhtemel görünmektedir.

TEDARİK ZİNCİRİ UYUMU (SUPPLY CHAIN COMPLIANCE)

 

Tedarik zinciri uyumu, tedarik zincirinin tüm aşamalarında sadece şirketin kendi operasyonlarında değil, doğrudan veya dolaylı tedarikçilerinin süreç ve operasyonlarında da belirli hukuki güvence ve standartların sağlanmasıdır. 11 Haziran 2021 tarihinde Alman Parlamentosu tarafından kabul edilip yasalaşan Alman Tedarik Zinciri Kanunu ile tedarik zinciri uyumu ‘yumuşak hukuk (soft law)’ olmaktan çıkmıştır. Şirket, doğrudan tedarikçiye ilişkin yükümlülüğün gerekliliklerinden kurtulmak amacıyla kanunu dolanarak dolaylı tedarikçi statüsünde ise, dolaylı tedarikçi, doğrudan tedarikçi olarak kabul edilir.

ALMAN TEDARİK ZİNCİRİ KANUNU HANGİ ŞİRKETLERE UYGULANACAK?

1 Ocak 2023 •3000’den fazla çalışanı olan şirketler (yaklaşık 900 Alman şirketi)

1 Ocak 2024 •1000’den daha fazla çalışanı olan şirketler (yaklaşık 4800 Alman şirketi)

1 Ocak 2025’den sonra •Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler için Yeniden Değerlendirme Yapılacak

ALMAN TEDARİK ZİNCİRİ KANUNU İLE GETİRİLEN YÜKÜMLÜLÜKLER

Doğrudan tedarikçiler

• İnsan Hakları Politika Belgeleri Oluşturulması

• Tedarik zincirindeki süreçlerin insan hakları ihlalleri açısından olumsuz etkilerinin tespitine yönelik olarak risk analizi yapılması

• Olası risklerin önlenmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve uygulanması

• Şirket içi şikâyet mekanizması oluşturulması

• Düzenli ve şeffaf raporlama yapılması

• İhlal tespiti halinde ihlali derhal sona erdirmeye yönelik süreç, prosedür ve yetkili kişilerin ve atılacak adımların belirlenmesi

Dolaylı tedarikçiler

Dolaylı tedarikçilerin ihlal davranışına ilişkin ciddi bilgiler elde edildiğinde

• Risk analizi yapmak

• Riski azaltıcı veya ortadan kaldırıcı stratejiler belirlemek

• Doğrudan ihlali gerçekleştiren şirkete karşı uygun tedbirleri almak (Bu tedbirlerin sektörel olarak belirlenmesi önerilmektedir)

Karbon Kaçağı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi

Global Karbon Kaçağının (Carbon Leakage) Önlenmesi Amacı ve Yeknesak bir Sistem Oluşturulması Zorunluluğu AB ile birlikte, AB’nin diğer uluslararası ortakları da bu hedefe ulaşma çabasını paylaşmadıkları takdirde önlemyeceği belirlenmiştir. .

• Karbonkaçağı,  AB’deki üretimin karbon salınımını düşürme konusunda daha az çaba gösteren ülkelere kayması ya da, AB ürünlerinin daha karbon yoğun ürünler ile ikame edilmesi şeklinde olabilir. Böyle bir riskin gerçekleşmesi halinde, global emisyon salınımında herhangi bir düşüş olmayacağı gibi, bu durum AB ve AB endüstrisinin Paris Anlaşmasında yer alan global iklim hedeflerine ulaşma çabasını engellemiş olacaktır.

Karbon kaçağının önüne geçmek için, belirli sektörlere yönelik mekanizmalarını olarak devreye sınırda sokmaktır. karbon ayarlaması Sınırda Karbon mekanizması ile AB’deki yerel ürünlerin fiyatı ve AB dışından ithal edilecek ürünlerin karbon fiyatı eşitlenmiş olacaktır

Sınırda Karbon Düzenlemesi

Avrupa Birliği Komisyonu 14 Temmuz 2021 tarihinde Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizmasının (Carbon Border Adjustment Mechanism) yasal dayanağını oluşturacak tüzük (regülasyon) teklifini açıkladı. Karbon emisyonu için bedel ödemeden, üretilen belirli tip mallara, belli bir karbon fiyatı ödettirilerek AB’ye ithal edilmesini amaçlamaktadır. AB şirketlerinin, karbon emisyonu için bedel ödememiş rakipleri karşısında rekabet gücünün korunması ve karbon kaçağı riskinin azaltılması hedeflenmektedir. Komisyonun açıkladığı SKD taslağı bir tüzük (regulation) olarak yürürlüğe girecektir. Tüzükler, AB üye devletlerde ulusal hukuk düzenlerine aktarılması gerekmeyen ve yürürlüğe girdikten sonra tüm üye devletlerde doğrudan uygulanabilir niteliktedir

SEKTÖR BAKIMINDAN UYGULAMA ALANI

Demir Çelik Alüminyum Çimento SEKTÖRLER Gübre SKD’ öncelikli olarak karbon yoğun altı sektörden yapılacak ithalatlara uygulanmasını öngörmektedir. Bu sektörler çimento, hidrojen, elektrik, gübre, demir-çelik ve alüminyum Elektrik Hidrojen sektörleridir.

Organik kimyasallar, polimelerler (plastikler) ve amonyak kapsamlarının da dahil edilmesi planlanmaktadır.

Sınırda karbon düzenlenmesi geçiş döneminin bitiminden önce değerlendirilmesi planlanıyor ve kapsamın 2030 yılına kadar potansiyel olarak AB ETS kapsamındaki tüm malları kapsaması (örneğin, madeni yağ ürünleri, kireç, cam, seramik, kağıt hamuru, kağıt, karton, asitler ve toplu organik kimyasallar gibi) hedefleniyor. Bu listenin tam uygulamaya geçildikten sonra kısa vadede (1-3 yıl içerisinde) genişletilmesi ihtimali oldukça muhtemeldir.

Sektörel kapsamın genişletilmesi, yasama sürecinin tekrarlanmasını gerektirmeyecektir, zira Komisyon kendi kendine hareket edebilecektir. Bu nedenle, şu anda listede yer almayan ancak karbon yoğun sektörlerde yer alan şirketlerin SKD mevzuatını yakından takip etmesi ve kısa bir sürede SKD’nın gereksinimlerine uymaya hazır hale gelmesi kritik önem taşımaktadır.

Sınırda Karbon Düzenlemesi Uygulama Takvimi

GEÇİŞ DÖNEMİ(1 Ekim 2023- 2025)

Geçiş Dönemi süresince “SKDM Raporu” verilmesi şart koşularak firmaların 2026’da başlayacak olan sürece hazırlanması hedeflenmiştir. Bu raporlarda, 2023- 2025 yıllarını kapsayan 3 yıllık geçiş dönemi boyunca ithal edilen ürünlerde bulunan doğrudan sera gazı emisyonları yer alacaktır. Geçiş Dönemi boyunca Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması bir bildirim yükümlülüğü olarak uygulanacak olup Komisyon yapılan bildirimlerden pazardaki etkileri anlamaya ve her bir üreticinin karbon ayakizi hakkında bilgi edinmeyi amaçlamaktadır. Bu dönem sonunda yapılan değerlendirmeye göre AB Komisyonu, uygulamanın daha fazla ürün ve hizmetleri içermesi ve/veya mevcut ürünlerde doğrudan emisyonlara ek olarak dolaylı emisyonların da kapsama dahil edilmesi konularında karar verecektir.

GEÇİŞ DÖNEMİ SONRASI: TAM YÜRÜRLÜK (2026 Sonrası)

SKD kapsamındaki ürünlerin ithalatı, ancak yıllık olarak “SKDM beyannamesi” vermek zorunda kalacak olan “yetkili beyan sahipleri” tarafından yapılabilecektir. 2027 tarihinden itibaren Sınırda Karbon Vergisi ödenmeye başlanacaktır. Düzenlemeye tabi teşebbüslerin (ithalatçıların), ithal edilen ürüne gömülü emisyon miktarını her yıl 31 Mayıs tarihine kadar SKDM beyannamesiyle açıklayıp, mütekabil tutarda SKDM Sertifikası’nı yetkili otoriteye teslim etmesi gerekecektir. İthalatçı tarafından teslim edilen her sertifikanın belirli bir bedeli olacaktır. Bu bedel haftalık olarak AB Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında açık arttırma usulü ile satılan izin fiyatlarının ortalaması olarak belirlenerek her hafta başında Komisyon tarafından internet sitesinde ilan edilecektir. Bu sebeple her ne kadar sertifika olarak adlandırılsa da, ithalat yapılan ürünün için ek bir maliyet olarak ortaya çıkacaktır.

ISO STANDARTLARINDA SÜRDÜREBİLİRLİK

Hemen hemen tüm sektörler ve endüstriler, doğrudan veya dolaylı olarak iklim değişikliğinin etkilerinden dolayı tehdit altındadır. Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO), Eylül 2021’de onaylanan Londra Deklarasyonu destekleme kararı almıştır. Bu anlamda Uluslararası Standartlar Örgütü ISO standart portföyü, kuruluşların iklim değişikliği etkilerini değerlendirmesine ve etkili eylem için planlar yapmasına yardımcı olmak amacı ile Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO) Standartları dahil bir dizi kuruluş tarafından ülke ve küresel düzeyde geliştirilmektedir.

Bu Kapsamda;

ISO 9001:2015 / Amd 1 :2024

ISO 14001:2015 / Amd 1 :2024

ISO 45001 : 2018 / Amd 1 :2024

ISO 22000: 2018 / Amd 1 :2024

ISO 50001: 2018 / Amd 1 :2024

ISO /IEC  27001 : 2022 / Amd 1 :2024 standartlarını yayınlanmıştır.

Yukarıda belirtilen tüm standartlara aşasıdaki maddeler eklenmiştir.

4.1. kuruluşun iklim değişikliği ile ilgili bir konu olup olmadığı belirlemelidir.

4.2. Not: ilgili tarafların iklim değişikliği ile gereklilikleri olabilir.

Bu anlamda işletmeler standartların şartlarını yerine getirirken;

  • Yönetim sistem çalışmasında iklim değişikliği unsurlarını ve risklerini dikkate almalıdır.
  • İklim değişikliği unsurları diğer unsurlarla ilgili olup olmadığı değerlendirilmeli, risk değerlendirmesi yapılmalıdır.
  • Entegre yönetim sistemi işletmelerinde iklim değişikliği unsurları ve riskleri her bir standart için değerlendirilmelidir.

Ekin Danışmanlık Yeni kurulacak ve/veya kurulmuş ISO Yönetim Sistemleri için sizinle birlikte sürdürebilirlik çalışmalarını yürütmektedir.

ISO 14001 : 2015, bir kuruluşun çevresel performansını artırmak için kullanabileceği bir çevre yönetim sistemi için gereksinimleri belirtir.  Çevre Yönetim Sistemi, çevresel sorumluluklarını sürdürülebilirliğin çevresel sütununa katkıda bulunan sistematik bir şekilde yönetmek isteyen bir kuruluş tarafından kullanılmak üzere tasarlanmıştır.

ISO 14001: 2015, bir kuruluşun çevre, kuruluşun kendisi ve ilgili taraflar için değer sağlayan çevre yönetim sisteminin amaçlanan sonuçlarına ulaşmasına yardımcı olur. Kuruluşun çevre politikası ile tutarlı olarak, bir çevre yönetim sisteminin amaçlanan sonuçları şunları içerir:

  • Çevresel performansın iyileştirilmesi,
  • Uygunluk yükümlülüklerinin yerine getirilmesi,
  • Çevresel hedeflere ulaşılması,
  • Minimum kaynak kullanımı,
  • Atıkların yönetimi, azaltılması ve uygun şekilde yönetilmesinin sağlanması.

 

ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Hangi Kuruluşlara Uygulanabilir?

 

 

ISO 14001, bir kuruluşun (kâr amaçlı veya kâr amacı gütmeyen kuruluş) boyutu, türü ve yapısı ne olursa olsun tüm işletmelere uygulanabilir.

Çevre Yönetim Sistemi, genel bir yönetim sistemi standardı olarak bilinir, yani kaynakları daha etkin bir şekilde iyileştirmek ve yönetmek isteyen tüm kuruluşlara uygulanabilir. Bu kuruluşlar tek siteden büyük çok uluslu şirketlere, yüksek riskli şirketlerden düşük riskli hizmet kuruluşlarına yerel yönetimler dahil üretim, süreç ve hizmet sektörleri, kamu ve özel sektör dahil tüm sanayi sektörleri, ekipman üreticileri ve tedarikçileri gibi çeşitlendirilebilir.

Kuruluşun bir yaşam döngüsü perspektifi dikkate alarak kontrol edebileceğini veya etkileyebileceğini belirlediği faaliyetlerinin, ürünlerinin ve hizmetlerinin çevresel yönleri için geçerlidir. Bu standart, belirli çevresel performans kriterlerini belirtmemektedir.

 

 

İşletmeye Nasıl Uyarlanır?

Bu Çevre Yönetim Standardı, çevre yönetimini sistematik olarak iyileştirmek için kısmen veya tamamen kullanılabilir. Bununla birlikte, ISO 14001: 2015’e uygunluk iddiaları, tüm gereklilikleri bir kuruluşun çevre yönetim sistemine dahil edilmediği ve hariç tutulmadan yerine getirilmediği sürece kabul edilemez.

Kuruluş tarafından oluşturulan çevre politikası ışığında standart gereklilikleri karşılayacak şekilde dokümantasyon yapısı oluşturulmalıdır. Dokümantasyon yapısı oluşturulurken;

  • İşletmenin çevresel olarak uyması gereken yasal zorunluluklar ve bunları yerine getirebilme kabiliyeti,
  • İlgili taraflar ve ilgili tarafların ihtiyaç ve beklentileri,
  • Kuruluşun iç ve dış bağlamları,
  • Proses kaynaklı risk analizi,
  • Çevresel etki ve boyutların belirlenmesi,
  • Atık yönetim programları,
  • Kaynak kullanım azaltma stratejileri göz önüne alınmalıdır.

 

ISO 14001 Belgesi Nasıl Alınır?

İşletmenin çevre yönetim sisteminin kurulması, uygulanması, şartların yerine getirme kabiliyetinin ölçülmesi ve sürekli iyileştirilmesi sonucunda kuruluşun sistemin sertifikalandırma talebinde bulunması durumunda üçüncü taraf belgelendirme kurumuna başvuru yapılarak denetim talep edilmektedir. Denetimde standart şartlarının yerine getirilmesinin kanıtlanmasının ardından kuruluş çevre yönetim sistemi belgesi almaya hak kazanmaktadır.

ISO 14001 Çevre Yönetim Standardı Bilgilendirme Eğitiminden faydalanmak için buraya tıklayarak formu doldurabilirsiniz.

Gıda Güvenliği Yönetim Sisteminin (GGYS) benimsenmesi, bir kuruluşun gıda güvenliği konusundaki genel performansını iyileştirmeye yardımcı olabilecek stratejik bir karardır.  Peki ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi nedir? ISO 22000, gıda güvenliği konusunda uygulanan bir yönetim sistemidir. Dolayısıyla ISO 22000 kimler alabilir sorusunun cevabı  da gıda zincirindeki tüm kuruluşlardır.

GGYS uygulanmasının bir kuruluşa sağlayacağı potansiyel faydalar şunlardır:

      1. Müşteri gerekliliklerini ve geçerli yasal ve düzenleyici gereklilikleri karşılayan güvenli gıdalar, ürünler ve hizmetleri tutarlı bir şekilde sağlama yeteneği;
      2. Kuruluş hedefleriyle ilişkili risklerin ele alınması;
      3. Belirtilen GGYS gerekliliklerine uygunluk gösterme yeteneği.

 

Gıda Güvenliği Yönetim Sistemini kuruluşa uygulanırken alınan en temel standart ISO 22000:2018 Standardıdır. ISO 22000 Standardı Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem al (PUKÖ) çevrimini ve risk temelli düşünmeyi içeren proses yaklaşımını uygular.

Söz konusu proses yaklaşımı, kuruluşun proseslerini ve bu proseslerin etkileşimlerini planlamasını sağlar.

PUKÖ çevrimi bir kuruluşun, proseslerinin yeterli kaynağa sahip olmasını ve yönetilmesini, iyileştirme fırsatlarının belirlenmesini ve uygulanmasını sağlamasını mümkün kılar.

Risk temelli düşünme, bir kuruluşun proseslerinin ve GGYS’sinin planlanan sonuçlardan sapmasına neden olabilecek etkenleri belirleyebilmesine ve olumsuz etkileri önlemek veya en aza indirgemek amacıyla kontroller uygulamasına olanak sağlar.

 

Gıda Güvenliği Sistemi İlkeleri

Gıda   güvenliği, gıda   güvenliği   tehlikelerinin   tüketim   anındaki (gıda   tüketici   tarafından   vücuda alındığında) varlığıyla ilgilidir.  Gıda güvenliği tehlikeleri, gıda zincirinin herhangi bir aşamasında meydana gelebilir.  Bu nedenle, gıda zinciri boyunca yeterli kontrol gereklidir.  Gıda güvenliği, gıda zincirindeki tüm tarafların ortak çabasıyla sağlanır. Bu doküman, genel olarak bilinen aşağıdaki temel unsurları birleştiren bir GGYS için gereklilikler belirtir:

    • İnteraktif iletişim;
    • Sistem yönetimi;
    • Ön gereksinim programları;
    • Tehlike analizi ve kritik kontrol noktası (HACCP) ilkeleri.

 

ISO 22000 Gıda Güvenliği Standardını Kimler Alınabilir?

ISO 22000 :2018 Standardının tüm gereklilikleri geneldir ve büyüklüğü ve karmaşıklığı ne olursa olsun, gıda zincirindeki tüm kuruluşlar için geçerli olması amaçlanmıştır. Doğrudan veya dolaylı olarak dâhil olan kuruluşlara, verilenlerle sınırlı kalmamak üzere, yem üreticileri, hayvansal gıda üreticileri, yabani bitki ve hayvan toplayıcıları, çiftçiler, gıda bileşeni üreticileri, gıda imalatçıları, perakendeciler ve gıda hizmetleri sunan kuruluşlar, yiyecek içecek sağlama hizmetleri, temizlik ve sağlık hizmetleri, ulaşım, depolama ve dağıtım hizmetleri, donanım tedarikçileri, temizlik ve dezenfektanlar, ambalaj malzemeleri ve gıdayla temas eden diğer malzemeler örnek gösterilebilir.

Bu standart, küçük ve/veya daha az gelişmiş kuruluşlar (ör. küçük bir çiftlik, küçük bir paketleyici- distribütör, küçük bir perakende satış veya yemek servisi yeri) dâhil her türlü kuruluşun, GGYS’lerinde dışarıda geliştirilmiş unsurlar uygulamasına izin verir.

 

ISO 22000 Eğitimi

ISO 22000‘ın uygulanması için hizmet veren Ekin Danışmanlık, aynı zamanda bu konuda eğitim de vermektedir. Eğitim fırsatlarımızdan yararlanabilmek için eğitimler sayfamızı ziyaret edebilir, formu doldurarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Otomotiv endüstrisinin en yaygın kullanılan Uluslararası Kalite Yönetimi Standartlarından biri olan IATF/ TS 16949, International Automotive Task Force (IATF) tarafından yeni bir küresel endüstri standardının yayınlanmasıyla gelişmeye sağlamaktadır.

Otomotiv sektörü kalite yönetim sistemleri için bir teknik şartname olan IATF/ TS 16949, ilk olarak 1999 yılında IATF tarafından ISO’nun kalite yönetimi teknik komitesi, ISO / TC 176 ile birlikte geliştirildi. O zamandan beri otomotiv sektöründe, en yaygın kullanılan standartlarda biri haline geldi. Otomotiv endüstrisinde Uluslararası Standartları kullandı ve küresel otomotiv tedarik zincirindeki farklı değerlendirme ve sertifikasyon sistemlerini uyumlu hale getirmeyi sağlanmaktadır.

Ekim 2016’da ISO 16949 International Automotive Task Force (IATF) tarafından ISO/TC 176 temsilcileri ve otomotiv üreticilerinin ve Ticari Birliklerin uzmanlarının katılımı ile geliştirildi. 16949: 2016, IATF tarafından yayınlanarak otomotiv endüstrisindeki kuruluşlar için bir kalite yönetim sisteminin gerekliliklerini tanımlayan ISO / TS 16949’un yerini almaktadır. ISO’nun kalite yönetim sistemleri standardı olan ISO 9001: 2015’in en son sürümü ile uyumlu hale getirilmiş ve buna atıfta bulmaktadır. IATF 16949: 2016, ISO 9001: 2015 yapısına ve gereksinimlerine tam olarak uymaktadır. IATF 16949: 2016, bağımsız bir kalite yönetim standardı değildir, ancak ISO 9001: 2015’e ek olarak ve onunla birlikte uygulanır.

IATF, ISO / TC 176’ya katılımı yoluyla ISO ile güçlü işbirliğini sürdürerek ISO 9001 ile sürekli uyum sağlanmasını sağlamaktadır.

IATF 16949 Avrupa ve Amerika’daki standartları bir araya getirmektedir. IATF 16949:2016, otomotiv ürünlerini tasarlarken, geliştirirken, üretirken, kurarken veya bakım yaparken en iyi uygulamaları gerçekleştirmeniz için bilmeniz gereken her şeyi özetlemektedir.

IATF/TS 16949 ve Amacı

IATF/TS 16949 Teknik Spesifikasyonu IATF (Uluslararası Otomotiv Faaliyet Grubu), JAMA (Japon Otomotiv Üreticileri Birliği) ve ISO/TC 176 (ISO Teknik Komitesi) birlikteliğiyle geliştirilmiştir. TC 176; Kalite Yönetim Sistemi standartlarıyla ilgilenen ISO komitesidir. IATF; ortak amaçları müşterilerine sağladıkları ürünlerin kalitesini sürekli geliştirmek olan uluslar arası otomobil üreticileri ve ticari ortaklarından oluşan bir gruptur. BMW, Daimler Crysler, Ford Motor Company, General Motors Corporation, Fiat Auto, PSC Peugeot, Citroen, Renault ve Volkswagen bu grubun üyesidirler.

Bu standart, diğer uluslararası standartlar olan QS 9000 (Amerika), EAQF (Fransa), AVSQ (İtalya), VDA (Almanya) gerekliliklerini birleştirmiştir. Temeli ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Standardına dayanmakta ve yönetim sistemlerinin kurulması ve denetlenmesine değişik bir bakış açısı getirmektedir

IATF/TS 16949 Teknik Spesifikasyonun amacı; sürekli iyileşmeyi sağlayan, hata önleme üzerinde duran ve temin zincirinde değişiklik ve kayıpları önleyen bir kalite yönetim sistemi geliştirmektir.

TS ile birden çok belgelendirme denetimi ortadan kalkmış ve otomotiv üretimi ve ilgili parça ve servis organizasyonlarının kalite yönetim sistemine genel bir yaklaşım sağlamıştır.

IATF/TS 16949’u Kimler Alır ?

  • Otomotiv sektörü için tasarım ve geliştirme, üretim ve uygun olduğunda servis faaliyetleridir.
  • Müşteriler tarafından belirlenen ürünlerin imalat ve/ veya servis parçaları üretildiği kuruluşların tesisleri için uygulanabilir. Üretim ile anlatılmak istenen faaliyetler;
    •  Üretim maddeleri,
    •  Üretim ve servis parçaları,
    •  Kompleler,
    •  Isıl işlem, kaynak, boyama, kaplama veya diğer son işlem servisleridir.
  • Tasarım merkezi, şirket merkez büroları ve dağıtım merkezleri gibi yerler saha denetim parçasını oluştururlar fakat tek başlarına bu teknik şartnameye göre belgelendirilemezler.
  • Bu standart kendi şartları yanı sıra müşteri özel isteklerini de kapsamaktadır.

Bu teknik spesifikasyon uygulayan firmalar için ana kalite sistem gerekliliklerini vermektedir. Bu ana gerekliliklere ek olarak firmaya, bölüme, ürüne veya parçaya dayalı özel gereklilikler de olabilir.

Ayrıntılı bilgi ve danışmanlık almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Helal Gıda Sertifikası / Belgesi için neler gerekiyor?

Globalleşen dünyada gıda ve tüketim ürünlerine ihtiyaç gün gün artmaktadır. Türkiye bu ürünlerin üretimi ve büyük bir üretici konumuna gelmiştir. Pazardaki kullanıcılara göre üretim ihtiyaçları değişmekle birlikte, tüketicilerinin büyük bir kısmının Müslüman olması helal gıda ve/veya ürün ihtiyacını doğurmuştur.  Bu anlamda Dünya nüfusunun %20’sini oluşturan Müslümanlar için dünyanın her yerinde İslami şartlara göre üretilen ürünlerin pazarda yer alması önem arz etmektedir. İslâmî kurallarda beyan edilen şekilde üretilen ürünlerin İslami şartları sağlaması gerektiği sebebiyle, İslami şartlara uygunluk kontrolü mecburi bir hale gelmiştir.

Müslüman tüketiciler dünyanın neresinde olur ise olsun helâl gıda ihtiyaçları ile ilgili daha da fazla bilinç sahibi olmaya başlamışlardır. Bu anlamda üreticiler ve tüketiciler için ortak bir dil oluşması zorunlu hale gelmiş ve helal gıda markası tüketici ihtiyacı doğmuştur.

Bu amaçla Malezya ve İran başta almak üzere helal gıda otoriteleri oluşturulmuş ve buna bağlı kurallar uygulamaya sokulmuştur. Daha sonra bu otoritelerin uygulama farklılıkları zaman içerinde fark edilmiş bir standartlaşma hareketi ihtiyacı doğmuştur.  2010 yılında İslam İşleri Teşkilatına (İİT)  (dört kıtaya yayılmış 57 üye ülkesiyle Birleşmiş Milletlerden sonra en büyük ikinci milletler arası kuruluştur. Teşkilat, dünyanın çeşitli toplumları arasında uyumu ve uluslararası barışı sağlama ruhuyla, İslam dünyasının çıkarlarının korunup kollanması görevini üstlenmektedir). İİT devletleri arasında standartların uyumlaştırılması ve yenilerinin hazırlanması için sağlam bir mekanizma olarak üye devletler adına ortak standartları hazırlayarak ticaretin önündeki teknik engellerin kaldırılmasına yardımcı olmayı ve böylelikle ticareti geliştirmeyi amaçlamıştır.

Ülkelerin uygulamaları arasındaki farklılıklarının, dünyada ülkelerin teknik engel olarak ortaya çıkmıştır. Bu anlamda, uluslararası veya bölgesel bir kuruluşun çatısı altında yürütülen standartları ve uygunluk değerlendirme prosedürlerini uyumlaştırma çalışmaları, ticaretin güvenli şekilde devam etmesi, tüketicilerin İslami kurallara uygun üretilmiş ürünleri rahatlıkla ulaşabilmeleri için ortak belgelendirme sistemlerini oluşturmaya geçilmiştir. Hala dünyada tam bir akreditasyon sistemine geçiş sağlanmamış olmakla beraber SMIIC, üyeleri arasında; helal gıda standardizasyon, metroloji, uygunluk değerlendirme faaliyetlerinde devam etmektedir.

SMIIC tarafından standartlaşması sağlanan yürürlükte on (10) adet OIC/SMIIC Standardı mevcuttur.

İşletmelerin üretimde İslami şartlara göre üretimi için uyması gereken SMIIC standartları şunlardır;

OIC/SMIIC 1: 2011 Helal Gıda Genel Kılavuzu (CODEX. ISO 22000, ISO 22005 vb. atıfları ve İslami Fıkıh Kuralları)

Bu OIC/SMIIC Standardı, alınması, hazırlanması, işlenmesi, sınıflandırılması, elde edilmesi, ambalajlanması, etiketlenmesi, işaretlenmesi, kontrol edilmesi, yüklenmesi – boşaltılması, nakliyesi, dağıtılması, depolanması ve servis edilmesi gibi gıda zincirinin her aşamasındaki helal gıda ve ürünlerinin İslami kurallara göre uyulması gereken genel kurallarını tanımlandığı işletmelerin bu standart şartlarında üretim yapmasını sağlayan standarttır. Bu standart bütün kuralları genel olup gıda zincirindeki bütün ilgili kurumların büyüklüğüne ve karmaşıklığına bakılmaksızın tamamı için uygulanabilir. Buna, gıda zincirinin herhangi bir veya daha fazla aşamasına doğrudan ilgili bütün kurumlar dâhildir.

OIC/SMIIC 4: 2018. “Helal Kozmetik Ürünleri için Kurallar” (ISO 22716 atıfları ve İslam Fıkıh Kuralları)

OIC/SMIIC 4 Standardı helal kozmetik endüstrisi işletmelerin bu standart şartlarında üretim yapmasını sağlayan standarttır.  Hazırlama, üretim, depolana gibi kozmetik tedarik zincirinin tüm aşamalarım kapsar. Büyüklüklerine bakılmazsınız her üretim tesisine ve her çeşit kozmetik ürününe bu standart uygulanabilir.

Son olarak; Helal Sertifikasyonu ve markasını kullanmak isteyen işletmeler öncelikle SMIIC Standardına göre helal ve Tayyib şartlarını hazırlamalı ve denetimde ürün ve proses denetimine girmelidirler. Helal denetimi ile başarı ile tanımlanan işletmelere helal sertifikasyonu ürün üzerinden gerçekleştirilir. Helal sertifikasyona haiz olmuş işletmelerin helal konusu kapsamında ürün üzerinde helal markası taşıma zorunluğu mevcuttur. Ürün üzerindeki bu marka ile tüketiciler tarafından helal sorgulama hakkına sahiplik oluşturmaktadır.

Ekin Danışmanlık, Helal Gıda Sertifikası / Belgesi için danışmanlık hizmeti vermektedir. Bizimle iletişime geçmek için lütfen aşağıda yer alan formu doldurunuz.

IFS Food / IFS Gıda Güvenliği Sertifikası nedir, kimler, hangi kurumdan, nasıl alır?

IFS Standartları, gıda, ürün ve hizmet standartları olarak yayınlanmıştır.  IFS standartları müşteri isteklerini karşılamayı amaçlamakla birlikte ürün iyileştirme amaçlamaktadır. IFS, 2003 yılında Uluslararası Gıda Standardı adı altında kuruldu ve bugün IFS standartları 6 standart ve 3 geliştirme programı olarak devam etmektedir. IFS standartlarının ilki ve en yaygın olarak dünyada kullanılın standart IFS Food / IFS Gıda Güvenliği Standardıdır.

IFS Food / Gıda standardı IFS tarafından beş ana dilde yayınlanmaktadır: Almanca, İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve İtalyanca.

IFS Gıda / Food standardının odak noktası işletmelerde gıda güvenliği ve proseslerin ve ürünlerin kalitesini sağlamak için hazırlanmış kalite ve gıda güvenliği standardı oluşturmaktır. Bu amaçla işletmeler IFS Gıda Güvenliği Standardını denetimlerinde ürün ve proseslerde gıda güvenliği ve kalite konularını dikkate almaktadır. Örneğin ürün ve prosesin mikrobiyolojik tehlikeleri değerlendirilebildiği gibi üründe gramaj, şekil, etiket yapı vb. gibi kalite özellikleri de bu standardının kurulması esasında dikkat edilecek unsurlarıdır. IFS Gıda / IFS Food Standardını gıda üretim firmaları ve gıda ürünlerini paketleyen şirketlerle ilgilidir.

IFS Food / IFS Gıda Güvenliği Standardı Versiyon 7

IFS Food / IFS Gıda Standardı yeni Versiyon 7, 2020 yılında IFS tarafından yayınlandı. 1 Mart 2021 tarihinden sonra IFS Food / IFS Gıda standardı Versiyon 7 üzerinden denetimler gerçekleşecektir. Bu yeni revizyonda işletmelerde standart kurulurken risk temelli yaklaşım benimsenmiş olup, şirkete özgü riskleri ve tehlikeleri tanımlar. IFS Gıda / IFS Food Versiyon 7 Denetimleri ürün ve proses denetimi olarak iki kolda devam edecektir. Ayrıca EEA ve Birleşik Krallıktaki şirketler için zorunlu GLN olacaktır bu demektir ki; IFS Food / Gıda Sürüm 7’nin piyasaya sürülmesiyle, Avrupa Ekonomik Alanı (EEA) ve Birleşik Krallıktaki şirketlerin bir GLN’ye (Küresel Konum Numarası) ihtiyacı olacaktır. IFS Gıda Sürüm 7 kullanılarak Avrupa Ekonomik Alanı (EEA) ve Birleşik Krallıktaki ülkelerde gıda işletmeleri için 1 Temmuz’dan başlayarak yeni sürüm zorunlu olacaktır.

IFS FOOD / IFS Gıda Standardı talebi Türkiye’de daha az olmasına rağmen dünyada gıda işletmelerin birçoğu IFS Food / IFS Gıda Standardı sertifikalandırması yapmaktadır.

Gıda üreticileri ve paketleyicileri işletmelerin de IFS sertifikasyonu istemeleri halinde standart şartlarını sağlayacak şekilde ürün ve yönetim sistemi etkin kurmuş uyguluyor ve sürdürüyor olması gerekmektedir. IFS tarafından yetkilendirilmiş belgelendirme kurumuna müracaat ederek denetim için başvuruda bulunmaları gerekmekte, denetim ile başarı ile geçildiğinde takdirde belgelendirme yapılmaktadır. Sertifika almaya hak almış gıda işletmelerinin aldığı sertifikalar gıda üreticilerini denetlemek için kurulmuş olan GFSI (Küresel Gıda Güvenliği Girişimi) tarafından tanınan bir standart olmasından kaynaklı olarak tüm dünyada geçerliliği kanıtlanmış olur.

Ekin Danışmanlık olarak IFS Food / IFS Gıda Güvenliği Sertifikası için danışmanlık hizmetimiz bulunmaktadır. Aşağıdaki iletişim formumuzu doldurursanız aynı gün içerisinde size ulaşıyor olacağız. Buraya tıklayarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.